Çeviren: Emre Can Ölmez
Düzenleme: Mehmet Güder
İkinci dönemin sonlarında, bir kız çocuğu, Barenziah, şimdi Morrowind İmparatorluğu’nun toprakları altındaki Mournhold Krallığı sahiplerinin evladı olarak doğdu. Beş yaşına kadar asil bir Kara Elf çocuğu olarak, şatafat ve sefahat içinde büyüdü. Bu zamanlarda Tamriel ‘in ilk imparatoru Yüce İmparator I. Tiber Septim, Rüzgartepe’nin daimi hükümdarlarına, kendisine boyun eğmelerini ve imparatorluk düzenini kabul etmelerini buyurdu. Büyülerine güvenen Kara Elfler, Yüce İmparator Tiber Septim’in ordusu sınırlarına gelene kadar bu isteği arsızca reddetti. Birkaç savaşın ardından ki bir tanesi Mournhold’u yakıp yıktı, Dunmer ırkı çabucak ateşkesi imzaladı. Mournhold’un adi Almalexia olarak değiştirildi.
Küçük prenses Barenziah ve dadısı yıkıntıların arasında bulundu. Ayni zamanda bir Kara Elf olan imparatorluk Generali Symmachus, Yüce İmparator Tiber Septim’e çocuğun zaman içinde değerli olabileceğini önerdi ve bunun ardından çocuk, ordudan yeni ayrılan, imparatorluğa sadık bir yetiştiricinin yanına verildi.
Sven Advensen, ayrıldığında Kont unvanını ve Karafundalık denilen araziyi aldı; Karafundalık, Skyrim’de küçük bir köydü. Kont Sven ve karısı, prensesi kendi çocuklarıymış gibi büyüttüler, düzgün bir eğitime sahip olmasını sağladı ve daha önemlisi itaatkar, sağduyulu, sadık ve dindar bir vatandaş olmayı aşıladılar. Kısacası, Morrowind’i yönetecek yeni mevkidin bir elemanı olacak şekilde yetiştirdi.
Barenziah güzellik, zarafet ve zeka ile büyüdü. Sevimliydi, ebeveynlerinin ve 5 küçük erkek kardeşinin sevinç kaynağıydı. Onlar da büyük ablalarını seviyorlardı. Sınıfındaki diğer kızlardan görünüş haricinde bir konu da daha ayrılıyordu, ormanla çok güçlü bir bağ kurmuş ve evde ki görevlerinden kaçıp ormanda dolaşmayı alışkanlık haline getirmişti.
Barenziah on altı yaşına kadar mutlu ve hayatından memnundu, ta ki sadece acıdığı için arkadaş olduğu, ahırda çalışan bir çocuğun ona, koruyucusu Kont Sven ve bir kızılmuhafızın kızı Rihad’a bir cariye olarak satmayı tartışırken kulak misafiri olduğunu anlatana dek. Bir Kuzeyli veya bir Breton olmadığı için, kara derisinden dolayı kimsenin onunla evlenmeyeceğini; yabancı diyarda yetiştiğinden dolayı da kendi ırkının ona kucak açmayacağını hatırlattı.
“Ne yapmalıyım?” diye sordu zavallı kız; titriyordu, ağlıyordu. Masumiyet ve güven içinde büyüdüğünden, arkadaşı ahır çocuğunun ona yalan söyleyebileceğini düşünmüyordu.
Adı Straw olan bu hain çocuk, eğer yaşama içgüdüsüne değer veriyorsa kaçmasını ancak kendisinin de onunla beraber, onun koruyucusu olarak, geleceğini söyledi zavallı kıza. Üzüntüyle planı kabul etti Barenziah ve o aksam erkek kılığına girdi. İkisi beraber komsu Akçay şehrine kaçtılar. Birkaç gün sonra, itibarsız bir tüccar konvoyunda bekçi olarak iş almayı basardılar. Konvoy, imparatorluk yollarındaki yüksek vergiler yüzünden tali yollardan doğuya doğru gitti. Vadikent şehrine gelene kadar kovalamacayı atlattılar; burada yolculuklarına biraz ara verdiler. Vadikent, Rüzgartepe sınırına öyle yakındı ki, Kara Elflerin şehirde dolaşması normal bir şeydi.