Çeviren: Enes Yetiş
Honrich Gölü’nün doğu kıyılarına kurulmuş olan Vadikent, bir nevi mazinin hatırlatıcısı niteliğindedir. Bir zamanlar son derece şaşalı olan sokaklar ve binalar şimdi yerini, pusla kaplı ahşap evlere ve kabaca yapılmış taştan binalara bırakmıştır. Bu denli büyük ve güzel bir şehrin nasıl kaba bir sığınağa dönüştüğünü anlayabilmek için tarih kitaplarına bakmamız kafidir.
Vadikent, bir zamanlar Rüzgartepe ile yapılan ticaretin merkeziydi. Gölde, günün her saatinde sayısız balıkçı kayığı yüzerdi ve şehir gece gündüz fark etmeksizin her daim capcanlı ve hareketliydi. Muhafızlar da çetindi ve kent nüfusunun güvenliğini sağlamakta oldukça başarılıydılar. Vadikent’in pazaryeri de, Tamriel’in dört bir yanından getirilen malların alınıp satıldığı bereketli bir yerdi.
4. Çağ 98 tarihli Kara Boşluk Geceleri sırasındaki karmaşada, Hosgunn Çapraz-Hançer, suikasta kurban giden eski mevkibeyinin yerine geçmişti. Pek çoğu Hosgunn’un sorumluluk sahibi biri olduğunu ve protestolara destek verdiğini düşünse de, o tahta çıkar çıkmaz makamını güvence altına almak için harekete geçmişti. Muhafızları kullanarak sokakları protestoculardan arındırdı ve sokağa çıkma yasağı ilan etti, yasağa uymayanlar derhal hapsi boyladı ya da idam edildi.
40 yılı aşkın bir süre, Hosgunn Vadikent’e gaddarca hükmetti. Halktan ve şehirde mallarını satmak isteyen tüccarlardan akıl almaz vergiler istedi. Kent hazinesinin çoğunu zimmetine geçirdi ve müsrif bir şekilde bunu, içinde saçma sapan iskanlar bulunan ahşaptan bir kale yapmak için kullandı. Kalenin yapımı yedi yıl sürdü ve halkın çektiği cefanın bir hatırlatıcısı haline gelerek “Hosgunn’un Ahmaklığı” takma adını aldı. Hükümdarlığının sonlarına doğru sokaklara, açlık, hastalık, isyan ve başkaldırı hakim oldu.
Daha sonra 4. Çağ 129 tarihinde sabır taşı çatladı. Halkın bir kısmı muhafızları oyalarken, diğerleri de Hosgunn’un Ahmaklığı’nı ateşe verdiler. Bir yandan kan gövdeyi götürürken, diğer yandan da yangın kontrolden çıkarak diğer binalara ve evlere sıçradı. Çok geçmeden halk zafer kazanmış ancak bedelini ağır ödemişlerdi. Evlerin çoğu harabeye dönmüş ve sayısız kayıplar verilmişti.
Vadikent’i küçük bir şehir olarak yeniden inşa edip bugünkü haline getirmek beş yıl sürdü. Aradan neredeyse elli sene geçmesine rağmen kent, halen yaralarını tam olarak sarabilmiş değildir. Kimileri şehrin bir daha asla eski görkemine kavuşamayacağına inanıyor ama küllerinden tekrar doğup da yeniden ticaretin merkezi haline geleceğine dair inancını halen yitirmemiş olanların sayısı da az değil.