Çeviren: Enes Yetiş
17 Ağustos
Kuzeye, donmuş düzlüklere ve dağlara doğru seyahat ettiğimde, kışın keskin soğuğunu iliklerime kadar hissettim ve bir süreliğine soluklanmak ve sıcak bir şeyler yemek için Seheryıldızı’nda bir handa konakladım. Başka bir gezgin, dışarıda kar yığınları içinde ustaca saklanan ve dikkatsiz davrananları avlayan yaratıklara karşı beni uyarmak istedi. Konuştukça konuştu, koca bir kervan sürüsünün bu yaratıklar tarafından yok edildiğini abartılı hareketlerle ve fantastik cümlelerle anlatarak handaki birçok kişiyi korkuttu. Ama ben bir korkağın anlattığı masallarla yolumdan dönecek değilim. Gözümle görmeliyim. Buzlu mağaralar, karla kaplı tepeler ve bayırlar, benim gibi bir maceraperest için biçilmiş kaftandır. O yüzden aradığım şeyi bulmam da çok uzun sürmedi zaten.
Bu Buz Hayaletleri sanki Skyrim’in donmuş tundralarından ve buzullarından çıkıp gelmiş gibi şeffaf, yılan benzeri büyülü yaratıklar. Onları neredeyse görünmez yapan tabiatları nedeniyle bu uhrevi tayflar ya ani vücut saldırılarıyla ya da Aklaziyan denilen hedefi dondurarak yavaşlatan bir hastalık ile daha önce birçok Kuzeylinin ölümüne yol açmış.
Buz Hayaletleri her ne kadar ölümcül olsalar da metanetleri çok zayıftır ve onları alt etmek için keskin bir kılıç, kaba kuvvet ve direkt saldırıdan başka bir şeye ihtiyacınız yoktur. Sadece sağlığı en üst seviyedekiler bu yaratıklardan bir tanesini öldürebilir ama ben burada kolaylıkla iki tanesini birden hakladım.
Buz Hayaletinin simya ile ilgili iksirlerde kullanılan çok değerli dişini satarak, güzel paralar kazanabileceğimi öğrendiğim de iyi oldu. Bu sayede diyarda dolaşmaya devam edebilir ve belki de bir gün maceralarıma bir yenisini daha ekleyebilirim. Bunu dört gözle bekliyorum.