Çeviren: Cem Filiz
Muhafız taşlarında uzun zamandır bekliyorum. Hikayelerinin gerçek olup olmadığını bilmeliyim. Elbette siz de duymuşsunuzdur. Masallara göre eski kahramanların güçlerini barındıran bu taşlar, seçilmiş kişilere kaderlerini yeniden yazmaları için, diledikleri taşı seçme imkanı sunuyorlarmış. Elbette bu taşları duydunuz ve bu nedenle yanından geçerken bu taşlara dokunuyorsunuz. Tanrılardan bir işaret ya da şans getirdiklerini duydunuz. Ama küçük düşünüyorsunuz. Sizin için özel bir anlam taşımıyorlar. Taşların yanından geçerken gözlerinizden bunu okuyabiliyorum. İnanmıyorsunuz. Ama ben her zaman inandım. Her zaman, kaderi yalnızca gökyüzündeki yıldızlar tarafından yazılmamış olan, sayılı kişilerden olduğumu hissettim. Bu taşları kullanabileceğime, hayatımı ve geleceğimi değiştirebilmek için tanrıların gücünden yararlanabileceğime inandım. Bunu tüm hayatım boyunca hissettim.
Yıllar boyunca pek çok şey yaptım. Savaşlarda çarpıştım, köyleri müdafaa ettim, Skyrim’in her yerinde maceralara atıldım. Dövüşlerde Akçay’ın Muhasiplerinin hakkından geldim ve Ozanlar Koleji’nin şarkılarında geçecek değerde kahramanlıklar sergiledim. Bana taşların gücüne değer olduğumu gösterecek onur, şan ve kanıtı verebilecek hiçbir görev benim için küçük ya da büyük olmadı. Ama hala bir şey elde edemedim.
Seyahatlerim boyunca bu uğursuz taşlardan çok sayıda buldum ama hiçbiri dokunuşlarıma karşılık vermedi. Her yeni başarımda tanrılar beni artık bu güce değer bulur mu diye muhafız taşlara geldim. Ama artık bugünler geride kaldı. Şimdi içinde savaşacak gücü kalmamış yaşlı bir adamım. Burada oturuyor, günlük işleri esnasında ya da bir şehirden diğerine doğru sıradan yolculuklarını gerçekleştirirken yolu taşlara düşenlerin yüzlerini izliyorum. Çoğunuz geçerken taşlara dönüp bakmıyorsunuz bile. Çağrılarını duymuyor, kendinizi onlara yakın hissetmiyorsunuz. Bazı günler size imreniyorum.
Muhafız taşlarında daha uzun süre bekleyeceğim. Hikayelerin gerçek olup olmadığını bilmek için.