Çeviren: Ahmet Koçak
Tanrılar dünyevi konulara ilgilerinin bulgularından dolayı çoğunlukla yargılanır. Tanrıların dünyevi konularda aktif olarak yer almasından dolayı, apaçık duygusuzluk ve felaket veya kıtlık zamanlarında Tanrıların umursamazlıkları yüzünden onlara meydan okunabilir.
Efsanevi görevlere müdahalelerinden, doğal günlük yaşamda tezahür etmeye kadar, Tamriel’in Tanrılarının aktiviteleri için kolay kolay bir örnek seçilemez.
Birçok tarihi kayıtlar ve efsaneler, büyük ihtiyaç dönemlerinde bir veya daha fazla tanrının direkt müdahalesine işaret ediyor. Birçok destansı hikaye tanrıların, onların veya tapınaklarının iyiliği için çalışan ya da bu yolda görevlendirildiğinde kutsanan kahraman figürleri anlatıyor. Dünyayı felakete sürükleyebilecek eserlerin bazıları aslen sahiplerine bu yolla bir ödül olarak bahşedilmiştir. Ayrıca söylediklerine göre, tapınaklarının yüksek mevkilerindeki keşişler ihtiyaçları olduğunda Tanrı’larından nimet veya yardım fırsatı buluyorlar. Böyle bir bağlantının ve bahşedilen nimetlerin kati doğası birçok spekülasyona sebep oluyor çünkü tapınaklar böyle işbirlikleri gizli ve kutsal olarak tutuyor. Bu direkt temasla Tanrıların ölümlü alemden haberdar oldukları inancı ağır basıyor. Halbuki birçok durumda bu aynı Tanrılar pasif kalıyorlar, acı çekme ve ölüm gibi, müdahale etme gereksinimi duymadıkları görülüyor. Böylece sonuç, bizim, fanilerin, böyle varlıkların kullandıkları tümevarım ve mantığın küçük bir kısmı dışında anlama kapasitemizin olmadığıdır.
Tüm Tanrı ve Tanrıçaların tek karakteristik tanımlaması, ibadet ve kahramanlığa duydukları ilgidir. Kutsal görev şeklindeki kahramanlıklar bir Tanrı’nın dikkatini çeken şeylerden sadece biri. Hayatta her gün belirli tapınakların anıtlarına ve yükümlülüklerine uyarak eylemlerde bulunmak, çoğunlukla bir Tanrı’yı memnun eder. Tapınaktaki ayinlerin performansı da bir Tanrı’nın dikkatini çekecektir. Tanrının şahsına göre, ayinler farklılık gösterir. Sonuçlar her zaman görülür şekilde değildir ama kurban ve Tanrı’ya sunulanlar genellikle Tanrı’nın dikkatini çekmeyi ummak için gereklidir.
Günlük tapınak hayatında direkt müdahale belgelenirken, bir yandan da bir Tanrı’nın dünyevi hayatta bulunmasının kati doğası bir tartışma konusu. Orman elflerinin bir sözü vardır. “Bir adamın mucizesi bir diğerinin kazasıdır.” Bazı tanrıların günlük yaşamda aktif bir rol aldığına inanılırken, bazılarının da geçici meselelere ilgisizliği gayet iyi bilinir.
Bir teoriye göre, tanrılar gerçekten de kendilerine böyle övgülerle ibadet edilmesi, kurban etme ve kahramanlık gibi şeylerle güç kazanıyor. Hatta Tanrı’ya ibadet edenlerin sayısı, onun diğer Tanrılar arasındaki ortalama sırasını bile gösteriyor. Bu benim kendi tahminim çünkü büyük tapınaklardakilerin Tanrılarından gelen nimetleri ve desteklerinin, küçük dini kurumlara göre daha güçlü ve daha kolay olduğu aşikar.
Dünyamızda aynı Tanrılar gibi ölümlülerin hareket ve kahramanlıklarıyla güç kazanma kapasitesi olan ruhların var olduğuna dair belgeler var. Böyle varlıkların kati doğasını anlamak, Tanrı ve kulunun arasındaki bağlantıyı da açıkça anlamamızı sağlayacaktır.
Böyle ruhların varlığını ima etme, onların Tanrı veya Tanrıça seviyesine yükselme kapasitesinin olabileceği spekülasyonuna götürüyor. İmparatorluk İlahiyat Bilimcileri’nden Motusuo’nun önerisine göre ise, bu ruhlar zamanla kullarının hepsini veya çoğunu kaybeden, en temel biçimlerine dönen Tanrı veya Tanrıçalar olabilir. Eski Alimler ise Tanrı diye bir şeyin olmadığı, sadece daha güçlü veya güçsüz ruhların olduğu fikrinde. Belki de bu üç teori de doğrudur.