Varsayılan İhanet

Çeviren: BARTUA
Düzenleme: Bedirhan Köse

Tek Perdelik Bir Oyun

Oyuncular:

Malvasian: Savaş Büyücüsü Yüce Elf

Inzoliah: Savaş Büyücüsü Kara Elf

Dolcettus: Cyrodiilli Şifacı

Schiavas: Argonyalı Barbar

Hayalet

Birkaç Haydut

————————

Sahne: Eldenwood

Perde kalkar. Sahnede efsane şehir Yeşilyurt’ta bulunan Eldengrove’un sisli, karmaşık bir bölümü vardır. Kurtların ulumaları her yerden duyulur. Lanetli, asağılık SCHIAVAS, bir agacın dalını kırarak sahneye çıkar.

SCHIAVAS: Burası temiz.

INZOLIAH, güzel bir Kara Elf büyücüsü, barbarın yardımıyla bulunduğu ağaçtan asağı iner. Yakından duyulan ayak sesleri ürkütür. Schiavas kılıcını çekmistir ve Inzoliah bir büyü yapmaya hazırdır. Hiç kimse ortaya çıkmaz.

INZOLIAH: Kanaman var. Seni iyileştirmesi için hemen Dolcettus’u görmelisin.

SCHIAVAS: Dolcettus mağarada yaptığı büyülerden dolayı biraz yorgun. Ben iyiyim. Ola ki buradan çıkarsak ve kimsenin ihtiyacı olmazsa, son şifa iksirini içiyorum. Malvasian nerede?

MALVASIAN, Yüce Elf Savaş büyücüsü ve DOLCETTUS, Cyrodiilli şifacı, ağaçtan ortaya çıkarlar, aralarında hayli ağır gözüken bir sandık vardır. Ağaçtan sakarca bir şekilde inerler. Ellerinde hala ganimetleri vardır.

MALVASIAN: İşte buradayım. Ama bu sandığı taşımak gerçekten beni aştı. Her zaman bir zindana barbarla girmenin iyi olduğunu düşünmüşümdür. Çünkü tüm ganimetleri o taşır.

SCHIAVAS: Eğer o sandığı taşısaydım, ellerim savaşmak için meşgulün de meşgulü olurlardı. Yanılıyorsam söyleyin, siz üçünüzden hiçbirinizin o zindandan çıkmak için yeterli büyü gücü yoktu. Hele ki yerin altındaki cücelere şok vererek ve onları patlatarak büyü gücünüzü fazlasıyla harcadınız.

DOLCETTUS: Cüce.

SCHIAVAS: Merak etme senin düşündüğün şeyi yapmayacağım.

INZOLIAH (masumca): Ne düşünüyordun?

SCHIAVAS: Hepinizi öldürüp, siyah zırhı alacaktım. Kabul et böyle bir şey aklından geçmişti.

DOLCETTUS: Ne kadar korkunç bir düşünce. Hiç kimsenin her ne kadar alçak ve bozulmuş olsa bile —

INZOLIAH: Neden olmasın?

MALVASIAN: Onun da söylediği gibi onun hamallara ihtiyacı var. Sandığı taşırken bir yandan da Eldengrove sakinleriyle dövüşemez.

DOLCETTUS: Stendarr adına, bunların hepsini görmezden gelmek… Tipik bir Argonyalı —

INZOLIAH: Peki neden beni canlı istiyorsun?

SCHIAVAS: İlla canlı olmak zorunda değil ama kabul et ki bu diğer ikisinden daha güzelsin, pürüzsüz bir cilt. Arkamızdan bir şey gelirse muhakkak ilk başta seni alacaktır.

Çalılıkların arasından bir ses gelir.

SCHIAVAS: Git ve kontrol et.

INZOLIAH: Büyük ihtimalle bir kurt. Burası kurtlarla dolu. Git de, sen kontrol et.

SCHIAVAS: Artık seçmelisin, Inzoliah. Gidersen belki yaşarsın, kalırsan kesinlikle hayır. Kararını ver.

Inzoliah endişelenir ve çalılıklara gider.

SCHIAVAS (Malvasian ve Dolcettus’a doğru): Silvenar kralı bu zırh için iyi para öder. Tabi ki biz de parayı bölüşürüz. 4 kişi yerine üç kişi.

INZOLIAH: Çok haklısın.

Inzoliah birden sahnenin yukarısına kalkar. Yarı transparan hayalet, çalılıkların arasından çıkar ve Schiavas’a dogru koşmaya başlar. Barbar çığlık atar ve kılıcıyla vurur. Vurduğu sırada hayalet savurucu bir gaz patlatır. Schiavas yere perişan halde kapaklanır. Sıra şifacı Dolcettus’tadır, hayalet odaklanır ve dondurucu nefesini talihsiz Dolcettus’a üfler. Malvasian hayalete bir alev topu gönderir ve hayalet sisli havaya karışır.

Inzoliah tekrar uçarak yere iner, o sırada Malvasian, Dolcettus ve Schiavas’in ölü bedenlerine bakar, ikisi de hayaletin öldürücü nefesinden sonra bembeyaz kesilmişlerdir.

MALVASIAN: Büyü gücünü toplamalısın.

INZOLIAH: Sen de. Öldüler değil mi?

Malvasian, Dolcettus’un çantasından iyileştirici iksiri alır.

MALVASIAN: Evet, şükürler olsun ki iksir yere düşünce kırılmamış. Sanırım ödülü toplamak bize kaldı.

INZOLIAH: Buradan ikimizden biri olmadan çıkamayız. İster beğen, ister beğenme.

İki savaş büyücüsü sandığı tutarlar ve dikkatlice yere gömerler. Uzun zaman boyunca ne ikisinden ne de başka bir yerden ses gelmez.

MALVASIAN: Bir şeyi açıklığa kavuşturalım. Çok az büyü gücün kalmıştı ve sen de onu Schiavasi öldürmek için kullandın. Zaten güç bakımından bitik olduğum halde beni büyü yapmak zorunda bıraktın. Düşünüyorum da senden daha güçlü olamam. İlk aklıma gelen buydu.

INZOLIAH: Teşekkür ederim. Mantıksal açıdan doğru. Yeni bir büyü yapmak için gücün var mi?

MALVASIAN: Doğal olarak evet. Tecrübeli bir savaş büyücüsü her zaman küçük ama etkisi büyük büyüler bilir. Eminim sen de birkaç şey biliyorsundur.

INZOLIAH: Aynen söylediğin gibi.

Havada korku dolu yakarışları duyana kadar durdular. Ses gittiğinde zahmetlice yürümeye başladılar.

INZOLIAH: Sadece konuşmak için soruyorum. Merak ediyorum da burada bir daha dövüşseydik bana hangi büyüyü yapardın?

MALVASIAN: Umarım benim seni öldürebileceğimi göstermeye çalışmıyorsundur. O yüzden ben de hazineyi kendime saklayayım.

INZOLIAH: Tabi ki öyle bir şey düşünmedim. Ya da benim seni öldürmem gibi. Laf olsun diye sordum işte.

MALVASIAN: Peki ben de laf olsun diye cevap veriyorum. Büyük ihtimalle sana vantuz büyüsü uygulardım. Senin canını almak ve kendimi iyileştirmek için. Her şeyden sonra bura ve Silvenar arası yolda birçok haydut var ve yaralı bir savaş büyücüsü, kızgın birçok düşman edinir. Eldengrove’dan çıkana kadar hayatta kalmaya çalışırım ve büyük ihtimalle yolda ölürüm.

INZOLIAH: Bu nedeni iyi olan bir cevaptı. Tekrar bana gelirsek, emin ol asla böyle bir şey yapmam. Sanırım bir elektrik dalgası tüm amaçlarımı çok iyi bir şekilde yerine getirir. Sana haydutların tehlikesi konusunda katılıyorum ama unutma iyileştirme iksirimiz yanımızda. Ve kolaylıkla seni keser ve kendimi tam olarak iyileştirirdim.

MALVASIAN: Çok doğru. Savaşın sonu bir soru ile biterdi, o anda hangimizin büyüsünün daha etkili olduğu önemli olacaktır. Büyülerimiz etkisiz hale getirilirse senin tüm hayatını alır ve ardından elektrik topunla sakat kalırdım ve sonunda ikimiz de ölürdük. Veya tam ölecekken iyileştirme iksiri ikimizden birini zorlukla iyileştirebilirdi. Artık bunları konuşmayalım. İki hilekar savaş büyücüsü ne kadar ironik olurdu değil mi? Hilekar olduğumuzu söylemiyorum ama şu anda ölümün kıyısındayız ve hiç büyü gücümüz kalmadı, üstüne üstlük bir iksirimiz var. Peki o zaman iksiri kim içecek?

INZOLIAH: Mantıksal olarak kim ilk içerse içsin, elinde tuttuğuna göre bu sen olacaksın. Peki içimizden biri ya ölmezse, sadece yaralanırsa?

MALVASIAN: Mantık, hilekar savaş büyücüsüne iksiri alması için emreder. Sonunda yaralı arkadaşı elementlerin merhametine bırakır bence.

INZOLIAH: En mantıklısı bu gibi gözüküyor ama azıcık hilebaz savaş büyücülerinin bile yanındaki arkadaşlarına biraz saygıları vardır. Bu durumda kazanan belki iksiri ağacın ya da feci şekilde yaralamış arkadaşının yanına koyar. Sonunda yaralanmış olan yeteri kadar büyü gücünü topladığında. Ağacın dallarını kaldırır ve iksiri içer. Bu zamanda kazanan zaten sandığı almıs olur.

Çalıların yanından bir ses geldiğinde bir dakika duraksadılar. Tehlikeyi geçmek için dikkatlice dalların üstünden tırmandılar.

MALVASIAN: Ne demek istediğini anlıyorum fakat öyle gözüküyor ki varsayımsal hilekar savaş büyücüsü, yaralı olana yardım etmiş olacak.

INZOLIAH: Belki ama gözlemlediğim kadarıyla çoğu hilekar savaş büyücüsü kurbanını yendiği zaman onun yaşamasına izin verir. Hayatı boyunca kaybedişinin utancıyla yaşaması için.

MALVASIAN: Bu hilekar savaş büyücüleri biraz… (heyecanla) Gün ışığı! Görüyor musun?

İki aceleci dalları atlayarak çalılıkları geçerler. Sahnede göremeyiz. Sadece parlak güneşin küçük bir ışık halkasını görürürüz.

MALVASIAN (uzun çalılıkların arkasından): Başardık.

INZOLIAH (çalılıkların arkasından): Evet.

Birden bire elektriksel bir patlama olur ve vahşi kırmızı ışık gözükür. Sonra sadece sessizlik kalır. Birkaç dakikalık aradan sonra sahnede birinin ağaca çıktığı duyulur. Çıkan Malvasian’dır. İksiri yukarı koyar. İnerken yüzünde gülümseme vardır. Perde kapanır. Son söz.

Perde Silvenar yolundan bir görüntüyle açılır. Haydut çetesi Malvasian’ın etrafını sarmıştır. Elinde asasını kuvvetle tutmaktadır ve güç bela ayağa kalkabilmektedir. Sandığı yanından kolaylıkla çekerler.

HAYDUT #1: Bakalım burada neler varmış? Senin gibi hastayken kimsenin bu yolda güvende olmadığını bilmiyor musun? Neden sana yükünü taşımanda yardım etmiyoruz?

MALVASIAN (zayıf bir şekilde): Lütfen… Beni bir…

HAYDUT #2: Hadi büyücü savaş bizimle!

MALVASIAN: Yapamam… çok güçsüz…

Birden Inzoliah uçarak gelir, ellerinde elektrik toplarını haydutlara atmaktadır. Haydutlar kaçar. Yere iner ve sandığı alır. Malvasian çökmüştür. Ölmektedir.

MALVASIAN: Farzet ki bir… savaş büyücüsü ilk başta onu incitmeyen birine zarar verip… ondan hayat gücünü ve büyü sıvısını alırsa ve iksiri ağaçta bırakıp giderse o büyücü nedir?

INZOLIAH: Sanırım hain bir savaş büyücüsü olur.

MALVASIAN: Ve… farzet ki… düşen arkadaşına yardım eder ve… arkadaşının üstüne bıraktığı aşağılamadan zevk… alır mı?

INZOLIAH: Benim tecrübelerime göre, hayır. O aptal biri değil.

Inzoliah sandığı yola doğru çekerken Malvasian orada can verir. Sahne kapanır.

Share :