Çeviren: Enes Yetiş
3. Çağ 368-389: Strateji Uzmanı ve Arabulucu
İmparator Uriel’in yaşamının ilk yılları, İmparatorluk sınırlarının genişleme ve sağlamlaşma dönemlerine denk gelir, ancak o dönemlerde, özellikle İmparatorluk etkisinin zayıf olduğu Doğuda, Rüzgartepe’de ve Kara Bataklık bölgelerinde, çoğunluk eski kültürlere ve geleneklere bağlı kalmıştı. Bu vakitte Uriel menşei meçhul destekler almıştı ve danışmanı İmparatorluk Savaş Büyücüsü Jagar Tharn’ın tavsiyelerinden de oldukça faydalandı.
Uriel’in Prenses Caula Voria ile evlenme serüveni de pek mutlu bir hikaye sayılmaz. Çok güzel bir kadın olmasına ve halk tarafından sevilmesine rağmen İmparatoriçe, hoşnutsuz, ukala ve tamahkar bir kadındı. Uriel Septim’i, dişiliğiyle ve cazibesiyle baştan çıkararak ayartmış ve Uriel Septim de onun bu tuzağına düşmüştü. Zamanla birbirlerinden nefret ettiler ve bu yüzden yollarını ayırma kararı aldılar. Bu mutsuz evlilikten en çok etkilenenler çocukları olmuştu.
Takdire şayan azmi ve pratik zekasıyla, Uriel kısa zamanda tehdit ve diplomasi yeteneklerini geliştirerek bu alanlarda ustasına fark attı. Uriel’in, Rüzgartepe’de İmparatorluk kültürünün ve ekonomik gelişmelerinin bir davacısı olarak Hlaalu Hanesine katılması bariz bir deha timsalidir. Ayrıca Uriel gururlu ve özgüven sahibi biri olarak yetişmişti. Jagar Tharn hep Uriel’in gururuna hitap etti ve danışman maskesinin altına gizlenerek onun güvenini kazandı. Sonunda Uriel’e Oblivion’da ihanet ederek zindana atılmasına sebep oldu. Bu arada Tharn da İmparator olduğunu iddia ederek tahtı gasp etti.
————————
3. Çağ 389-399: İhanet ve Hapis
Uriel’in Oblivion’da kapana kısıldığı sırada neler yaşadığı bilinmiyor. Kendisi o süreyi, bitmek bilmeyen kabus gibi bir uyku olarak hatırlıyor sadece. Kendini rüya görürken bulduğunu ancak zaman mefhumunu tamamen yitirdiğini söylüyor. Bu biyografinin temelini oluşturan röportaj sırasında, hapisteyken gördüğü rüyaları ve kabusları hatırlamadığını alenen söylemiş, ancak hapiste gördüğü kabusları ile Oblivion’da gördükleri arasında da bazı benzerliklerin olduğunu inkar etmemiştir. Her ne kadar deneyimlerini bize anlatmak istese de, muhtemelen kelimeleri kifayetsiz kalıyordur.
Yaşadıklarının, onu bambaşka bir insan yaptığı su götürmez bir gerçek. 3. Çağ 389 ‘da gururlu, enerji dolu ve hırslı bir gençti. Yenilenme dönemindeki kaçışından ve tahta tekrar çıkışından sonra, artık ağırbaşlı, sabırlı ve temkinli bir ihtiyar delikanlı olmuştu. Ayrıca gençliğinde, çarpıcı ve parlak bir politika izlerken, şimdi tutucu ve karamsar bir yapıya bürünmüştü. Uriel bu değişimi, Jagar Tharn’ın önceki öğretilerine karşı bir isyan, bir tepki olarak açıklıyor. Ne var ki, Uriel’in Oblivion’a sürgün edilişi sırasında her ne kadar bedeni ve ruhu tükense de zekası gençliğindeki gibi kurnaz ve parlak kalmıştır.
Tharn’ın imparator edalarına bürünmesi, daha sonra Kraliçe Barenziah tarafından maskesinin düşürülmesi ve Kaos Asası’nın bir araya getirilmesinde, Kral Eadwyre’nin, Ria Silmane’nin ve onun Şampiyonunun oynadığı roller, İmparatorluk Savaş Büyücüsü hain Jagar Tharn’ın devrilmesi ve Uriel’in yeniden tahta çıkması, Stern Gamboge’nin muhteşem üçlemesi Barenziah Biyografisi serisinde ayrıntılı bir şekilde anlatıldığı için burada tekrar değinmeye gerek yoktur. Kısacası, Jagar Tharn’ın ihmalkarlığı ve başarısızlığı, İmparatorluk ekonomisinin küçülmesine sebep olarak pek çok küçük krallığın İmparator’a meydan okuması ve hem Doğuda hem de Batıda güçlü yerel yönetimlerin çeşitli meydan muhareberine katılması ile sonuçlandı.
————————
3. Çağ 399-415: İyileşme, Barış Mucizesi ve Vvardenfell
İyileşme döneminde, Uriel Septim saldırgan askeri kampanyalardan ve gençken uygulamış olduğu diplomasiden vazgeçti ve onun yerine, Yalımların ajanlarını kullanarak olayları perde arkasından gizlice yürütmeyi tercih etti. Bu döneme ait metodların ve hedeflerin bulunduğu yazıtların, İmparator halihazırda hayattayken halktan gizli tutulması zorunludur. Bu yüzden hepsi arşivlenmiş ve Yalım ajanlarının artık gizliliğe ihtiyaçları kalmadığında belki gün yüzüne çıkarılabilirler.
Bu dönemlerde, Uriel’in uyguladığı politikalar sayesinde iki büyük başarıya ulaşılmıştır: Iliac Koyu’nun olduğu bölgedeki değişken ve dağınık krallık yönetimlerini, düzenli ve barışçıl hale getirerek Balyozyurt, Sentinel, Wayrest ve Orsinium şehirlerine; ve de Rüzgartepeli Kral Helseth ve Rüzgartepe’yi küresel anlamda şaha kaldıran Kraliçe-Ana, Leydi Barenziah’ın yönetimindeki Vvardenfell kolonisine dönüştüren ‘Barış Mucizesi'(daha çok “Batıdaki Sapma” olarak bilinir).
————————
3. Çağ 415-430: Altın Çağ, Kral Helseth’in Sarayı ve Doğudaki Dokuzlu
‘Barış Mucizesi’nin akabinde (Per Vetersen’in Daggerfall: Modern Tarih kitabında detaylı tasvir edilmiştir) İmparatorluk, Uriel’in ilk krallığı dönemindeki gibi barış ve huzur dolu bir döneme girdi. İmparatorluk’un Anakarasının ve Batı’nın, İmparatorluk topraklarına dahil olması, Uriel’in bütün dikkatini Doğuya, Rüzgartepe’ye toplaması için fırsat yarattı.
Rüzgartepe’nin monolitik muhakemeye dayalı inancı ile devletin Büyük Konut’tan yürüttüğü politikanın birbiriyle çatışmasını kendi yararına kullanmak ve Vvardenfell’in büyüyen kolonilerinde, yozlaşmış dokuzlara karşı duyulan korkudan faydalanmak suretiyle, Yalım ajanlarından ve Kral Helseth’den de yardım alarak Rüzgartepe’nin yönetim merkezini Büyük Konut’tan, Helseth’in sarayına taşımak için çabalamış ve Hlaalu ve Vvardenfell bölgelerinde Dokuz İlah inancını yaymak için, ortodoks kültünün yıkılışını fırsat bilmiştir.
Hasphat Anabolis, Doğuda Dokuzlar inancının ortaya çıkarılıp, yayılması hakkındaki çalışmaları dört ciltlik Nerevarine’nin Hayatı ve Zamanı eserinde, oldukça kapsamlı bir şekilde anlatmıştır; ne var ki, o süreçteki en büyük gizemi çözmeyi başaramamıştır. Uriel, Nerevarine’nin kehanetlerinin ne kadarını biliyordu ve onların önemini nasıl keşfetmişti? Bu soruların ve daha birçok gizemin cevabını öğrenebilmek için, İmparator’un şahsi güncelerinin açığa çıkmasını yahut Yalımların, ajanları ile ilgili gizlilik prensiplerinin lehimize değişmesini beklemekten başka çare yok.