Ejder Lisanı: Efsane değil, Gerçek

Çeviren: Enes Yetiş

Ejderha.

Bu kelimeyi duymak bile, gökyüzünün kâbus gibi bir gölgeyle kaplanmasını, korkunç kükreme seslerini ve hiç sönmeyen bir gazap ateşini akla getirir. Bir zamanlar gerçekten de sayıları çok fazla olan ejderhalar, dehşet verici mahlûklar olmalarının yanı sıra, son derece ölümcüldüler.

Ancak sanılanın aksine, ejderhalar aptal ve basit yaratıklar değildir. Tam tersine, zeki, mamur ve kültür sahibidirler. Ayrıca dünya üzerinde, Ejderha olmayan bütün ırkları köleleştirmek veya yok etmek isteyen bir mahlûkattır.

Bu sebepten ötürü, ejderhaların birbirleriyle iletişim kurmaya, birbirleriyle konuşmaya ihtiyaçları vardır. Bugüne dek yapılan araştırmalar, ejderhaların tam da bunu yaptıklarını ortaya koymuştur. Ateş, buz ya da ölümcül bir büyü püskürtseler dahi, ihtişamlı kükreyişlerinin ardında çok daha fazlası vardır. SÖZCÜKLER. Kadim, ancak ifşa edilebilen bir lisana ait sözcükler.

Sizin nazarınızda saçmalık gibi mi geldi? İzan sahibi, azimli araştırmacılar sizce boş bir hayalin peşinde mi koşuyorlar? İlk başlarda ben de öyle düşünüyordum. Sonra kulağıma bazı söylentiler çalındı. Cesur bir kâşifin ya da mahzenmezarlarda gezinen bir hazine avcısının ağzından tuhaf hikayeler duymaya başladım. Ve her defasında, şaşırtıcı bir şekilde aynı kelimeyi işitiyordum:

Duvar.

Sonraları daha fazla kulak verdim. Yavaş yavaş bulmacanın parçalarını birleştirmeye başladım.

Skyrim’in dört bir yanında, eski zindanlarda, mezarlık bölgelerde, dağların zirvelerinde ve diğer ıssız yerlerde garip duvarlar bulunuyor. Üzerlerinde şimdiye kadar hiçkimsenin tercüme edemediği, çok eski ve meçhul bir alfabe kullanılarak yazılmış, tuhaf kazımalar bulunan, siyah, kasvetli duvarlar.

Bu bu sır perdesini araladığıma bütün kalbimle inanıyorum: bu kadim ejderha lisanının bir kanıtı! Başka ne olabilir ki? Bu duvarlar ejderhaların ortalıkta cirit attığı senelerde kadim Kuzeyliler tarafından yapılmıştı. Ya onlara karşı hissettikleri korkudan ya da saygıdan, bir şekilde ejderha lisanını öğrenmişler ve bunu kullanmışlardı.

Şöyle düşünün; araştırmalarım sırasında içgüdülerimden başka beni yönlendiren hiçbir şey yoktu. Tek ihtiyacım olan şey bir kanıttı. Bu doğrultuda hayatımın macerasına atıldım. Son derece zorlu geçen 17 ay ve üç cesur rehber ile iki paralı askerin ölümü. Ama ben, başıma gelen bu acımasız olaylara takılıp kalmadım ve sonunda, mükafatımı aldım. Ulaştığım netice pahabiçilemezdi.

Yaptığım seyahatlerde, bu kadim duvarların birçoğunu keşfetmiştim ve kulağıma gelen her söylenti doğru çıkıyordu.

Açıkça görülüyor ki kadim Kuzeyliler erjderhaların dilini bir şekilde ifşa edip yazıya dökmeyi başarabilmişler çünkü yazılar, duvarın üzerine pençe ve tırnaklarla kazınarak yazılmış. Görkemli bir erderhanın oturup da duvara bir takım yazılar kazıdığını gözünüzde canlandırdığınızı görebiliyorum. Buna tanık olan insanlar da -muhtemelen onların esiri ya da hizmetçisi idiler- gözlemlediler, öğrendiler ve sonunda bu lisanı kullandılar.

Benim bizzat incelediğim duvarlarda, özellikle bazı belli kelimelerde tuhaflıklar fark ettim. Sanki bir tür güç bu kelimelerde depolanmış ve kişi bunu okuduğunda güç esrarengiz biçimde okuyucuya geçsin diye tasarlanmış. Kulağa çok saçma geliyor, biliyorum ama eğer bu duvarlardan birinin önünde durup da üzerindeki kasveti ve sahip olduğu gücü hissetseydiniz,, ne demek istediğimi anlardınız.

Neyseki, oracıkta dururken kendimden geçmiş olsam da, gördüğüm sembolleri yazmaya kadar gücü kendimde bulabildim. Daha sonra, bu lisandaki kalıpları -ne yazdığını deşifre etmeme yardımcı olan kalıpları- yavaş yavaş algılamaya başladım.

Örneğin, yazıya döktüğüm metinlerden biri:

HET NOK YNGNAVAR G1F KOD1V WO DR1 Y4 MORON AU FROD DO KROSIS NUZ SINON S3V DINOK 4RK DUK1N

Bu kazımalar gerçek Tamriel lisanına uyarlandığında, şu şekilde bir telaffuz ortaya çıkar:

Het nok Yngnavar Gaaf-Kodaav, wo drey Yah moron au Frod do Krosis, nuz sinon siiv dinok ahrk dukaan.

Tamriel lisanındaki tercümesi de şu şekildedir:

Burada yatar, Acılar Harbi’nde zafer arzulayan lakin onun yerine sadece ölümü ve utancı bulan Yngnavar Hayalet-Ayı.

Mahzenmezarların birinde de üzerinde şunların yazılı olduğu bir başka duvar bulmuştum:

HET NOK KOPR1N DO IGLIF 3Z SOS WO GRIND OK OBL1N NI KO MOROK2 VUK2N NUZ 4ST MUNAX H1LVUT DO L3V KRAS1R

Şu şekilde telaffuz edilir:

Het nok kopraan do Iglif Iiz-Sos, wo grind ok oblaan ni ko morokei vukein, nuz ahst munax haalvut do liiv krasaar.

Tamriel lisanındaki tercümesi de şudur:

Burada yatar, savaşlarda hiç yenilmeyen ancak feci bir hastalığın zalim dokunuşuyla helak olan, Iglif Buz-Kan’ın bedeni.

Kalıbı fark ediyorsunuzdur. Mükerrer sözcükler “Burada yatar” -bunun tek bir anlamı var: bu duvarlar kadim Kuzeyli mezarlarının üzerine inşa edilmişlerdir.

Bir türlü önünü alamadığım aşırı heyecanımı takdir edersiniz. Her şey anlam kazanmaya başladı. Kadim Kuzeyliler çok bariz sebeplerden ötürü mezarlarda ejderha dili kullanmışlar. Bu sebeplerden biri, tabi ki önemli şahısların kabirlerini kutsallaştırmak. Peki başka ne sebepler var? Bütün duvarlar birer kabir mi, yoksa başka amaçlara da hizmet ediyorlar mı?

Bu sorunun cevabını bulmak için de kolları sıvadım ve nihayet nacizane maksadıma ulaştım. Bulgularımı kısaca özetlemek istiyorum.

Aşağıdaki metin:

HET M4 T4ROD3S TAF3R SKORJI LUN SINAK WEN KLOV GOV9 N1L RINIK H4KUN ROK TOG1T W4 G4ROT

Şu şekilde telaffuz edilmekte:

Het mah tahrodiis tafiir Skorji Lun-Sinak, wen klov govey naal rinik hahkun rok togaat wah gahrot.

Ve Tamriel lisanındaki tercümesi de şu şekildedir:

Tam burada düştü, çalmaya çalıştığı balta ile kendi kellesi alınan adi hırsız Skorji Sülük-Parmak.

Burada, birinin tam olarak öldüğü noktayı gösteren bir duvar görüyoruz.

Bir başka metin:

QETHSEGOL V4RUKIV D1NIK F4L3L K3R DO GRAV5N FROD, WO BOVUL KO M1R NOL KINZON Z4KR3 DO KRUZ3K HOKORON

Şu şekilde telaffuz edilmekte:

Qethsegol vahrukiv daanik Fahliil kiir do Gravuun Frod, wo bovul ko Maar nol kinzon zahkrii do kruziik hokoron.

Ve Tamriel lisanındaki tercümesi şu şekildedir:

Bu lahit inşa edilmiştir, korku içinde kadim düşmanlarının keskin kılıçlarından kaçıp göç eden, Güz Tarlaları’nın talihsiz elf evlatları anısına.

Bu duvar görünüşe göre Tamriel’de, bir zamanlar meydana gelen ama artık unutulmaya yüz tutmuş tarihi bir olay anısına inşa edilmiş. Olayın, taşın bulunduğu noktada mı, yoksa yakınlarda bir yerlerde mi vuku bulduğunu belki de hiçbir zaman öğrenemeyeceğiz.

Ve son olarak, bu metin:

AESA W4L1N QETHSEGOL BR3N43 V4RUKT THOHILD FIN T8R WEN SMOL3N AG FRIN OL S4QO H2M

Telaffuzu:

Aesa wahlaan qethsegol briinahii vahrukt, Thohild fin Toor, wen smoliin ag frin ol Sahqo Heim.

Ve Tamriel lisanındaki tercümesi:

Aesa bu taşı atfetti, Kıpkızıl Demir Ocağı kadar sıcak bir nefsi olan kız kardeşi, Thohild Inferno’ya.

Belli ki bu duvar (ve rastladığım buna benzer birçoğu) belirli kişiler tarafından, ismi kaydadeğer olan birini onurlandırmak adına inşa edilmiş. Duvarın konumu ne derece önem taşıyor? Duvarın altında yatan kişi için ehemmiyeti nedir? Ya da bu şahsın öldüğü nokta tam olarak burası mı? Bir kez daha, cevaplar, zamanın derinliklerinde kaybolmuş ve biz bunları asla bilemeyeceğiz.

Gördüğünüz gibi, kadim ejderha lisanı, hakikaten de efsane değil, gerçek ve gerçekten var olan bir şey. Dahası, farklı noktalarda, bir sürü “Kitabe Duvarları” inşa etmiş olan kadim Kuzeyliler sayesinde, bu dil günümüzde bile halen varlığını sürdürüyor ve dünyanın sonuna kadar da sürdürmeye devam edecek.

Lakin yazdıklarıma bakıp da ‘duvarlar keşfedilmeyi bekliyor’ şeklinde bir mana çıkarmayasınız sakın. Çünkü duvarlar Skyrim’de, oldukça tehlikeli ve gizli mekânlarda bulunmaktadır. Ezeli Kuzeylilerin boyutları ile bizim dünyamız arasında bir köprü vazifesi görüyorlar. Ejderhalar bu boyuta belki de asla geçemezler ama duvarlar varken, biz onların boyutuna geçebiliriz.

Ve kimbilir belki bir gün, sözcüklerde saklı olan esrarengiz gücün ardındaki sırrı bile çözebiliriz.

Share :