Çeviren: Cem Filiz
Ald’ruhn’daki yabancı bir taverna olan Kalleş ve Kadeh’teydim. O kadını ilk gördüğümde kalleş dostlarımla sohbet ediyordum. O günlerde Breton kadınları bu tavernada oldukça sık görünürdü. O türün Ulu Kaya’dan bu kadar uzaklarda dolaşmaya yatkın oldukları anlaşılıyordu. Ama yaşlı Breton kadınlarının bu kadar uzaklarda olması görülmemiş bir şeydi. Bu kart yaşlı tavuk dikkatleri üzerine toplamış halde odada başıboş dolanıyor, herkesle konuşuyordu.
Nimloth ve Oediad her zamanki yerlerinde duruyor, her zamanki içkilerini içiyorlardı. Oediad bazı yasadışı yollarla ele geçirdiği oldukça büyük bir elması gösteriyordu. Elmas bir bebeğin eli kadar büyük ve ilkbahar suyu kadar pürüzsüzdü. Yaşlı kemik çuvalını arkamda fark ettiğimde elması hayranlıkla izliyordum.
“İyi günler,” dedi yaşlı kadın. “Benim adım Abelle Chriditte ve Ald Redaynia’ya gidebilmek için para yardımına ihtiyaç duyuyorum.”
“Sadaka için tapınakla görüşmen gerekir,” dedi Nimloth tersleyerek.
“Sadaka aramıyorum,” dedi Abelle. “Bir şeylerimi takas edebileceğim birini arıyorum.”
“Midemi bulandırma yaşlı kadın,” diyerek güldü Oediad.
“Adının Abelle Chriditte olduğunu mu söylemiştin?” diye sordum, “Ulu Kaya simyageri Abelle Chriditte ile bir bağlantın var mı?”
“Oldukça yakın bir bağlantım var,” dedi kıkırdayarak. “Ben zaten o kişiyim. Belki de size altın karşılığı bir iksir hazırlayabilirim? Görüyorum ki çok hoş bir elmasa sahipsiniz. Elmasların sihirli özellikleri saymakla bitmez.”
“Üzgünüm yaşlı kadın, elmasımdan sihir için vazgeçecek değilim. Bunu çalarken yeterince sorun yaşadım zaten,” dedi Oediad. “Bunu sadece altın karşılığı takas ederim.”
“Ama bu çalıntı malı alacak olan kişi belli bir yüzde isteyecektir, öyle değil mi? Ya ben sana elmasınla bir görünmezlik iksiri hazırlarsam? Böylece o elmasın sayesinde çok daha fazlasını çalabilirsin. Adil bir alışveriş olur bence.”
“Adil olurdu tabi ama sana verecek altınım yok,” dedi Oediad.
“İksiri yaptıktan sonra elmastan geriye ne kalırsa ben de onları alırım,” dedi Abelle. “Eğer elmasını Büyücüler Loncası’na götürseydin gerekli bütün malzemeler için de para ödemek zorunda kalırdın. Ama ben yeteneğimi kendi kendime edindim, diğer simyagerler elması toz haline getiremez. Bu işlemi basit bir beceriyle elle yaptığımda Lonca’daki ahmak simyagerlerin yok edeceği elmasın arda kalan parçaları benim olur.”
“Kulağa çok hoş geliyor,” dedi Nimloth, “Ama iksirinin işe yarayacağını nerden bileceğiz? Bir iksir yapıp Oediad’ın elmasından geriye kalanları aldıktan sonra buradan ayrılırsan sen ortadan kaybolana dek iksirin işe yarayıp yaramayacağını bilemeyiz.”
“Ah, güven bugünlerde zor bulunuyor,” dedi Abelle. “Sanırım senin için iki iksir yapabilirim, yine de benim için yeterli elmas kalacaktır. Çok değil ama belki beni Ald Redaynia’ya götürmeye yeter. Sonra ilk iksiri denersin, memnun kalıp kalmayacağına bakarsın.”
“Ama,” diyerek lafa girdim. “Bir iksiri işe yarayacak, diğerini yaramayacak şekilde hazırlayıp daha fazla elması kendine ayırmayı düşünebilirsin. Ayrıca Oediad’a yavaş etkili bir zehir verip sen Ald Redaynia’ya varana dek ölmesini bile sağlayabilirsin.”
“Kynareth adına çok şüphecisin Dunmer! Neredeyse hiç elmasım kalmayacak ama iki dozu olan iki ayrı iksir hazırlayayım. Bunları kullanarak hem iksirin işe yaradığına hem de olumsuz etkisi olmayacağına emin olun o halde. Eğer hala bana güvenmediysen benimle beraber masama gel ve iksirleri nasıl hazırlayacağıma şahit ol.”
Böylelikle iksirleri birbirinden farklı hazırlamadığına şahit olmak için masasında Abelle’ye eşlik etmeye karar verdim. Seyahat çantaları bitkisel otlar ve minerallerle doluydu. Hazırlanması neredeyse bir saat sürdü, Olan biteni izlerken onun şarabında kalanları bitirmeme de izin verdi. Uzun bir süre, elması parçalayıp toz haline getirmek için ellerini cevherin üzerinde dolaştırdı, çeşitli sihirli sözler söyledi ve elmasın yüzeyini ufak parçalara ayırdı. Ardından çeşitli mineraller ve otlar ekledi. Bu arada ben de şarabı bitirdim.
“Daha ne kadar sürecek yaşlı kadın,” dedim dayanamayarak. “Seni izlemekten yoruldum.”
“Büyücüler Loncası simyanın bir bilim olduğu konusunda toplumu yeteri kadar eğitmiyor,” dedi. “Yine de eğer yorulduysan, gözlerini dinlendir.”
Gözlerim kendi irademle kapandı. Ama o şarapta bir şey olduğunu hissettim. Beni yaşlı kadının istediği her şeyi yapmaya zorlayan bir şey.
“Sanırım iksirleri kek şeklinde hazırlayacağım. Bu şekilde daha etkili oluyorlar. Şimdi anlat bana genç adam, onlara iksiri verdiğimde arkadaşların ne yapacaklar?”
“Elmastan geri kalanı almak için sokakta sana saldırıp seni soyacaklar,” diye öttüm hemen. Ona gerçeği söylemek istemedim ama kendime engel olamadım.
“Ben de öyle düşünmüştüm ama emin olmak istedim,” dedi. “Artık gözlerini açabilirsin.”
Gözlerimi açtım. Abelle üzerinde iki küçük kek ve gümüş bir bıçak olan bir tabak hazırlamıştı.
“Kekleri al ve masaya götür,” dedi Abelle. “Ve söylediklerimi onaylamak dışında bir şey söyleme.”
Bana dediği gibi davrandım. Merak içindeydim. Onun kuklası olacağımı düşünmemiştim. Bugün geriye dönüp bakınca kendime kızıyorum ama o zaman sorgusuz itaat etmek oldukça doğal gelmişti bana.
Abelle kekleri Oediad’a uzattı ve ben de her iki kekin aynı şekilde hazırlandığını doğruladım. Keklerden birini iki parçaya böleceğini, bir parçasını kendisinin diğer parçayı da Oediad’ın yiyeceğini söyledi. Böylelikle hem işe yaradığını hem de zehirli olmadığını görecekti. Oediad bu fikri beğendi ve Abelle’nin bıçağını kullanarak keki ortadan ikiye kesti. Abelle soldaki parçayı alarak ağzına attı. Oediad sağdaki parçayı alıp dikkatlice yedi.
Abelle çantalarıyla birlikte hızlı bir şekilde ortadan kayboldu. Oediad’a bir şey olmadı.
“Neden onda işe yaradı ama bende yaramadı?” diyerek bağırdı Oediad.
“Çünkü bıçağın sadece sol tarafında elmas tozu vardı,” dedi yaşlı kadın benim kukla bedenimi kullanarak. O uzaklaşınca bedenimdeki etkisinin azaldığını hissettim. Ald’ruhn’un karanlık sokaklarına görünmez bedeniyle karışmış, Kalleş ve Kadeh’ten hemen uzaklaşmıştı.
Abelle Chriditte ve elması hiç bulamadık. Herkes Ald Redaynia’ya olan yolculuğunu tamamladığını düşünüyor. Keklerin Oediad’a neredeyse bir hafta süren bir ishal dışında bir yan etkisi olmadı.