Çeviren: Murat Kardaş
Düzenleme: Cem Filiz
Size bir namus hırsızının hikayesini anlatayım. Balyozyurt’un Sutch şehrinde bir zamanlar çok zengin bir Baron yaşardı. Kendisi bir madeni para koleksiyoncusuydu. Barones Veronique ise bu işi çok sıkıcı buluyordu. Ancak, yine de Baron’un zenginliğinin getirdiği hayat tarzından mutluydu.
Ravius Terinus ise ünlü bir hırsızdı. Esrarengiz Hırsızlar Loncası’nda bir usta olduğunu iddia ederdi. Ancak bu büyük ihtimalle kendisi ile övünmesinden kaynaklanıyordu. Çünkü bilinen tek Hırsızlar Loncası 450 yıl önce ortadan kaybolmuştu. Ravius, Baron’un hazinesini paylaşması gerektiğini düşünüyordu. Özellikle de Ravius’la. Kurnaz hırsız da tam bu amaçla bir gece Baron’un kalesine girdi.
Kalenin duvarları yükseklikleri ve ölçüleri ile çok ünlüydü. Ancak Ravius zekice bir giriş oku kullanarak kale siperlerinin ötesine kendini çıkarabilecek bir halat oluşturdu. Siperlerin oradayken ise Baron’un korumalarından kurtulması gerekecekti. Gölgelerde gizlenerek kalenin içine fark edilmeden girmeyi başardı.
Onun gibi bir hırsız için kaleye girmek zaten çocuk oyuncağı idi. Ancak Baron’un özel odasına girişi en az 13 iğneli bir kilit önlüyordu. Ravius ise sadece 9 maymuncuk kırarak onu açmayı başarmıştı. Sadece bir çatal, biraz iplik ve bir şarap kabı kullanarak Baron’un para koleksiyonunu koruyan yedi tuzağı etkisiz hale getirdi. Ravius hırsızlar arasında gerçekten en iyilerindendi.
Paralar ellerinde güvende iken kaçmak için döndüğünde yolun kesilmiş olduğunu gördü. Baron açık kapıyı görmüş ve nöbetçilere kaleyi didik didik aramaları için emirler veriyordu. Ravius nöbetçilerin bir adım önünde kalenin derinliklerine kaçtı.
Dışarı çıkan tek yol Barones Veronique’nin odasından geçiyordu. Kadın yatmaya hazırlanırken o odaya girdi. Şimdi sunu söylemekte fayda vardır ki Ravius yakışıklı bakışları, Barones ise çirkinliği ile bilinirdi. Her iki gerçekte ikisi tarafından anında fark edilmişti.
“Namusumu da mı çalmaya geldin?” diye sordu kadın ürpererek.
“Hayır, güzel leydim,” dedi Ravius hızla düşünerek. “Çalmak sizin gibi narin bir çiçek için çok kabaca bir terim olur.”
“Bakıyorum da kocamın değerli paralarını çalmışsınız.” Ravius dikkatlice kadının gözlerinin içine baktı ve bu geceki tek kaçış yolunu gördü. Bu iki şeyden fedakarlık gerektirecekti.
“Bu paralar çok değerli olmasına rağmen artık, her şeyden daha değerli bir hazine buldum,” dedi Ravius yavaşça. “Söyleyin bana güzel hanımım, neden eşiniz bu adi paraları korumak için yedi ölümcül tuzak kurarken, nadir karısı için sadece bir kilidi yeterli görüyor?”
“Onun için en değerli olan şeyleri kimse korumaz,” diye yalan söyledi Veronique.
“Sizin güzelliğinizde aydınlanabilmek için elimdeki tüm altınları verirdim.”
Ravius çalmak için çok uğraştığı paraları bıraktı. Barones de kendini onun kollarına bıraktı. Nöbetçiler onun odasını aramak istediklerinde ise kadın Ravius’u zekice sakladı. Paraları da hırsızın camdan kaçarken bıraktığını söyleyerek nöbetçiye verdi.
Yaptığı fedakarlıkla Ravius kendini sıradaki şey için hazırladı. O gece leydi Veronique’nin namusunu çaldı. Sabahın erken saatlerine kadar birçok kez hem de. Yorgun ama mutlu bir halde şafağın ilk saatlerinde de ortadan kayboldu.