Çeviren: Cem Yalçın
Eski Roldan muharebesinde barbarlara karşı efsanevi bir zafer kazanan Tiber Septim’den bu yana İmparatorluk Irkı’ndan ve Kuzeyli Alimler herhangi bir medeni insanın yapmaktan kaçınacağı mantıksız şiddet eğilimli, kabul olunmuş doktrinlere karşı olan, hayvanları ve doğal ruhları fetişleştiren vahşilere göre Enginyurt’luları biraz daha iyi olarak görüyorlardı. Aslına bakılırsa bu rivayetler Viktor’un yazdıklarından daha önemlidir. İmparatorluk’un, Tiber Septim’in Tamriel’e gelmeden önce burada yaşayan eski ve onurlu insanlarla süregelen çatışması ile daraltılan bir bakış açısını açıklar.
Enginyurt’un “Deli”si, Yeminlilerden başlayalım dedi. İmparatorluk Birliği, devamlı yaptıkları baskınlar ve savunmalar sebebiyle onları haydutlardan daha tehlikeli olarak sınıflandırır. Ama askeri raporlardan hiçbirinde “neden” diye sormazlar. Eğer Yeminliler sıradan bir haydut grubu olsaydı, altın kazanma ve kendi aralarındaki ölümleri azaltma konuları üzerine yoğunlaşırlardı. Ancak Yeminlilerin yapmış oldukları saldırılar bunun tam tersi şekilde gerçekleşiyor. Saldırılarından sonra genellikle büyük meblağda paraları arkalarında bırakırlar ve İmparatorluk askerleri tarafından yakalanmaktansa canlarından vazgeçmeyi tercih ederler.
Bu uyuşmazlığın yanıtlarını bulma isteğim, Enginyurt’un başkenti olan Markarth’a gitmeme sebep oldu. Orada, yazıtlarımda isminin yer almasını istemeyen yaşlı bir yerli kadın ile karşılaştım. Yaşlı kadın, bana ailesinin uzun hikayesini anlattı. Ulu Kaya’dan, Bretonların evinden (bunu da iki halkın benzer yüzlere ve boylara sahip olması açıklıyor) geldiklerine nasıl inandığını, Kuzeylilerin gelip onların topraklarını, inanışlarını ve kültürlerini nasıl onlardan aldığını anlattı. Ona, Yeminlileri sorduğumda ise yaşlı kadın onlar Enginyurt’u Kuzeylilere vermeyi reddeden Enginyurt’un gerçek erkek ve kadınları olduğunu söyledi. Rahata ermek için hemşerilerinin terk etmiş oldukları eski gelenekleri devam ettirenlerdir.
Yaşlı kadının hikayesini incelemem sayesinde zamanla daha çok yerliyle karşılıklı güven kurabildim. Bu yerlilerden biri rastlantı eseri kendi köyünün ihtiyar heyetinin üyesi olduğunu düşündüğüm başka bir yerli ile görüşme ayarladı. Gönderildiğim kampın hayvan kafatasları ve yarılmış kelleler ile dolduğunu görünce şok olmuştum ve İmparatorluk Şehri’nde okumuş olduğum askeri raporlar hala canımı acıtıyor. Yeminlilerden biri olan ve hikayesini yazmamdan memnuniyet duyan Cortoran ile işte o kampta tanıştım. Aşağıda bir kısmını paylaşıyorum:
“Yeminlilerin kim olduklarını mı bilmek istiyorsun? Bizler, kendi topraklarımızı istila etmek ve yakmak zorunda kalanlarız. Bizler, Kuzeylilerin belasıyız. Karanlıkta çağlayan baltayız. Tanrı, ruhunu almadan önceki çığlığız. Bizler, Enginyurt’un gerçek evlatlarıyız. Başından beri burada yaşamış olan ruhlar ve cadılar bizlerin yanında. Şimdi geri dön. Geri dön ve İmparatorluk’una söyle, kendi krallığımıza tekrar sahip olacağız. Ve o gün, ölülerinizi artık sizin olmayan toprağa gömecek olanlar biz olacağız.”