Çeviren: İsa Arslan
Muhtemelen birkaç saat içinde öleceğim.
Adamlarım ve ben, Skyrim’in tüm Kuzeylileri, İmparatorluk Şehri’ne saldırmak için yakında İmparator’un birliklerine katılacağız. Aldmeri içerideki siperlerini sağlama aldı, kayıplarımız ağır olacak. Tek çaremiz var: şehri geri almak, yoksa savaşı kaybedeğiz.
Dün gece yüce Talos’a bir sonraki çarpışmada güç ve cesaret vermesi için dua ettim. Gün doğmadan önceki şu soğuk saatlerde, duamın üzerinden çok geçmeden gördüğüm rüyayı anlatmak için oturdum ve yazıyorum.
Bu rüyanın dualarıma bir cevap olduğuna inanıyorum ve içindeki hikmetin benden sonra gelecek kardeşlerime savaşlarında yardımcı olması için bunu yazmak istedim.
Rüyamda; eğlence, kahkaha ve kuzeyin şarkıları eşliğinde sisler içinde yürüdüm. Sis açıldığında önümde koca bir uçurum uzanıyordu. Kenarlarından sular gürlüyordu ve o kadar derindi ki dibini göremiyordum.
Karşıya geçmek için tek yol balina kemiklerinden yapılmış bir köprüydü, bu yüzden yürüdüm.
Köprüde birkaç adım atmıştım ki kuvvetli ve sert görünümlü bir savaşçıyla karşılaştım. “Ben Tsun, sınavların ustasıyım.” dedi, etrafımızı çeviren dağlarda uğuldayan ve yankı yapan sesiyle.
Bir el hareketiyle geçmeme izin verdi. Kalbimin derinlerinde sadece bir ziyaretçi olduğum için geçmeme izin verildiğini biliyordum. Gerçek hayata dönüş vaktim geldiğinde efsanelere göre bu dehşetli savaşçıyı teke tek dövüşte yenmeliydim.
\r\Köprünün ötesinde muazzam bir kale yükseliyordu, o kadar uzundu ki neredeyse bulutlara değecek. Tüm gücümü almasına rağmen büyük meşe kapıyı iterek açtım ve meşalelerle aydınlatılmış ziyafet salonunu gördüm.
Kuzeylilerin en büyük kahramanları burada toplanmıştı, hepsi büyük fıçılardan doldurdukları bal likörlerini içiyorlar ve savaş şarkıları söylüyorlardı. Gürleyen bir ateşin üzerinde, uzun demir şişlere geçirilmiş körpe domuzlar dönüyordu. Kızaran etin kokusundan ağzım sulandı ve ihtiyarların şarkılarını duymaktan kalbim sevinçle doldu.
“Yaklaş” diye bağırdı yüksek, ahşap bir sandalyede oturan ihtiyar bir adam. Bu bildiğim kadarıyla Skyrim ve Kuzeyliler’in babası Ysgramor’du. Yanına yaklaştım ve önünde diz çöktüm…
“Sovngarde’de, onurlu ölülerin salonundasın. Şimdi, benden ne dilersin kuzeyin oğlu?” diye haykırdı.
“Nasihat isterim.” dedim, “yarın zorlu bir çarpışmaya gireceğiz ve kalbim korkuyla dolu.”
Ysgramor içki bardağını dudaklarına götürdü ve bir dikişte bitirdi. Sonra tekrar konuştu.
“Bunu hep hatırla kuzeyin oğlu; bir Kuzeyli hangi şekilde yaşadığıyla değil hangi şekilde öldüğüyle değerlendirilir.”
Bu şekilde, içki testisini kenara itti, yumruğunu kaldırdı ve bir sevinç narası attı. Diğer yiğitler ayağa kalktı ve aynı şekilde karşılık verdi.
Kalktığımda sesi kulaklarımda çınlıyordu. Adamlarımı topladım ve onlara gördüklerimi anlattım. Sözlerim kalplerini cesaretle doldurdu.
Borular çalıyor ve sancaklar yükseldi. Toparlanmanın vakti geldi. Talos umarım bugün bize zafer getirir ve eğer layık görülürsem bir daha o ziyaret salonunu görürüm…
– Skardan Hürkış