Çeviren: Zafer Coruh
Efsaneler, bir oduncunun ormanın derinliklerinde küçük bir kulübe inşa edip orada ailesi ile huzur ve refah içinde yaşadığını anlatır.
Oduncu ve ailesi gayet güzel yaşıyordu. Ama bir gün, hava aniden değişti ve bütün hasatları heba oldu. Çok geçmeden, yemek stokları yetersiz kaldı ve aile açlıkla burun buruna geldi.
Karlı bir gece, gizemli bir adam buz gibi soğuğun içinden gelerek kulübenin kapısını çaldı. Her zamanki cömertliği ile oduncu, adamı içeri aldı ve ikram edilecek bir şeyin olmadığını söyledi.
Gizemli adam, yüzünde bir gülümsemeyle, büyücü cübbesini göstermek için pelerinini çıkardı. Aile öylece bakakalmışken, büyücü omuzundaki çantasından gümüş kurdele ile bağlanmış bir parşömen çıkardı. Çok geçmeden büyücü parşömeni okur okumaz, havada yemekler belirdi. O gece kulübede hiç kimse aç kalmadı.
Günler geçti, karlar erimeye başladı. Her gece büyücü elinde farklı bir parşömen, ağzında farklı büyülü sözcükler ile yeni ziyafetler düzenledi. 5. Gece, oduncunun karısı uyanarak kocasına büyücüye güvenmediğini söyledi. Kadın kendini savunuyordu. Ona göre her gece yapılan bu büyülü ziyafetlerden sonra herkesin ödemesi gereken şeyler olacaktı.
Oduncu bunu hiç dikkate almamıştı. Neredeyse açlıktan ölmek üzerelerken artık her akşam yemek yiyebiliyorlardı. Dediğine göre ilahlar onlara bu hediyeyi döndermişti. Ve onların bilgeliklerini soruşturmak aptallık olurdu.
Fakat oduncunun karısı ikna olmadı. Kadın her gece daha çok sinirlendi ve daha korkunç hale geldi. Kadın, ailesinin şeytan ile pazarlık yaptığından emindi. Ve bir gün büyücünün, geri dönüş olarak imkansız şeyler isteyeceğinden emindi.
Oduncunun karısı, herkes uyurken, kocasının baltasını aldığı gibi büyücünün kafasını bir savuruşta kopardı.
Büyücünün kafası aniden uyandı. Gözlerini açtığında bedeninden ayrı olduğunu fark etti ve korkunç bir şekilde ağladı.
Oduncunun çocukları korkunç bağrışmalar yüzünden hemen odaya koştular ve büyücünün kesilmiş fakat hala yaşayan bedeni karşısında buz kesildiler.
Büyücü, son nefesinde kadına bir lanet savurdu. Ölümünden sonra yeniden uyanacak ve ormanda tek başına güneş tarafından sonsuza dek yakılacaktı.
O günden beri, ormanda seyahat eden herkes, ağaçların arasında elinde kanlı balta olan ağlayan bir kadının görüldüğü ve çok korkunç olduğu hikayeler anlatır.