Çeviren: Enes Yetiş
5 Şubat
İlginç bir hikaye duymuştum – kara büyü ile uğraştığı gerekçesiyle taşlanarak kovulan genç ve güzel bir kadının hikayesi. Derler ki, Enginyurt’a kaçmış ve onu bir daha gören olmamış. Ama şeytani büyüsündeki kötülük gün be gün daha da güçlenerek kendisini hissettirmiş. Kısa zaman sonra, dağların derinliklerinde vücudunun yarısı kuş, yarısı kadın şeklinde bir cadı görülmüş, bunu takiben, yerleşkelerdeki genç kızlar bir bir ortadan kaybolmaya başlamış.
Bu hikaye beni Enginyurt’a getirdi; Ucube adını verdikleri cadının yuvalandığı söylenen bölgeye. Kılıcım ve kalkanım hazır, bu yaratığı bulmalı ve öldürmeliyim.
24 Şubat
Benim gördüklerimi başkaları görseydi, mideleri bunu kaldırmazdı – Önce sazlıkları ve kemikleri gördüm, kafatasları, kazığa oturtulmuş keçi başları, iğrenç hayvan postları, sağa sola saçılmış iç organlar ve kanla yıkanmış kuş tüyleri. Yeminlilerin bu Ucubelere saygı duyduğunu ve onları koruduğunu duymuştum daha önce, zira her tarafta onlara ait küçük ziynetler, boş ruh cevherleri ve ıvır zıvırlar var. Hangi aşağılık mahluk, böyle ölü organlarla dolu bir yerde yaşar ki?
Mağaranın derinliklerine indikçe, iğrenç bir koku ve giderek artan ayak sürüme sesleri gelmeye başladı. Meşaleyi önüme tuttum ve gözlerimin karanlığa alışmasını bekledim. Bir an, enteresan bir şekilde yürüyen çelimsiz, narin bir kadın silueti gördüğümü sandım, ancak meşalenin ışığı ortamı aydınlattıça, başka bir şey ortaya çıktı. Bu, çirkin bir kadın bedeni ile yaratık bedeninin birleşmesiyle oluşmuş bir vücuda sahip, korkunç bir Ucubeydi. Kara büyü güçlerinin karşılığı olarak, kendi varlığından vazgeçmiş bir insan kılıfıydı adeta. Bu büyü onu feci şekilde çirkinleştirmişti ve siyah tüylerle bezenmiş buruşuk vücudunun üzerinde duran çehresinde, donuk, puslu gözleriyle etrafa kin ve nefret saçıyordu. Parlak, kırmızı bir ışık topu pençelerinin arasında yavaş yavaş büyürken, attığı tiz çığlık sesi her yanı kapladı. Aklıma gelen tek şey, bu kara büyüye karşı kalkanımı kaldırmak oldu. Damarlarımdaki hayatı emen bu şeytanlıkla ve bir zamanlar sıradan bir kadından farkı olmayan bu mahlukatın irademi alt üst ettiği düşüncesiyle mücadele ettim.
Bunun karşısında birçoğu o anda yıkılırdı ama ben yıkılmadım. Ucube, başına gelen kadere müstahak, iğrenç bir mahluktur ve ödül olarak kazandığım tırnaklar, onlara karşı kazandığım zaferin hikayesini anlatacaktır. Maceralarıma ve keşiflerime devam edeceğim ve belki de bir gün beni son derece heyecanlandıran bir şeye rastlayacağım. Bunu dört gözle bekliyorum.