Çeviren: Anıl Yılmaz
[Editör’ün Notu: 1-6 arası ciltler İmparatorluk Kütüphanesi’nde bulunan Reman Yazmaları’ndan alınmıştır. İkinci Çağ’ın başlarında bilinmeyen bir alim tarafından toplanan bölümlerin suretidir. Bunun ötesinde, bölümlerin bazıları aynı döneme ait gibi gözükse de (hatta belki de aynı yazmaya) asıl yerleri hakkında pek az şey bilinmektedir. Fakat bu altı bölümün tarihlenmesiyle ilgili bilimsel bir oy birliği henüz bulunmadığından, bu konu hakkında burada bir fikir beyan edilmeyecektir.]
[Daha sonra Perrif yeniden Cariye’yle konuştu, o ki elf yönetiminin başından beri iyilik nedir bilmemiş Cennet gözcüsü ve bir ölümlü olarak, Tanrılar tarafından zayıflığı içinde gücü barındırdığı için sevilen, için için yanan ve yine de kolayca sönebilecek ve sonunda her zaman ölüme mahkum bir ateş olarak konuştu (ve işte bu yüzdendir ki ruhlarının her halükarda yanmalarına izin verenler Ejder ve Onun Soyu tarafından sevilirler) ve dedi ki: “Bu üzerinde düşündüğüm şey, adını buldum, ona özgürlük diyorum. Sanırım bu da, Kayıp Shezarr için bir sözcükten ibaret… Onun parçalara ayrılışında ilk yağmuru sen yaptın ve senden istediğim, bize yabancı üstatlarımız için aynısını yapman… Böylece onları tamamen bölük pörçük edip Topal’da boğulsunlar diye birbirlerinden ayırabiliriz. Morihaus, oğlun, yüce ve kızgın, kanlı boynuzlu, kanatlı, bir daha aşağı uçtuğunda, bırak bize öfke getirsin.”… Ve sonra Kyne Perrif’e başka bir sembol bahşetti, elflerin kanıyla kırmızıya boyanmış bir elmas, öyle bir elmas ki her bir yüzü bir insana dönüşüp gardiyanlarını lime lime edebilir ve bu elmas bir isme dönüştü: PELIN-EL, “Yıldız Şövalye”, gelecek bir zamandan gelen bir zırha bürünmüş. Cyrodiil’in ormanlarında öldürerek yürüyor, Morihaus da onun yanında kan köpürerek ve heyecandan uluyarak geziniyor çünkü Pelinal geliyor… Ve Pelinal Perrif’in asiler kampına geldi, elinde kılıç ve topuzla, ikisi de elflerin iç organlarıyla, tüylerle ve büyü çubuklarıyla -ki bu çubuklar Ayleidon’un işaretleriydi- kaplı kıpkızıl kesilmişler ve onları havaya kaldırıp şöyle dedi: “İşte bunlar onların doğu kabilelerinin şefleriydi ve artık konuşamıyorlar.”