Çeviren: Enes Yetiş
Ah, yüce tundra sakini!
Sen ve uzun hortumlu evcil hayvanın, nasıl da sarı bozkırların resmini tamamlarsınız.
Gümbürdeyen ayak seslerin zuhurunu müjdeler. Bir adam ile hayvanı ardında izler bırakarak geçip gider.
Tabiatın gereği birbirinize bağlısınız, hayatta kalmak için biriniz diğerine muhtaç, zira bir adam ve bir hayvandan ötedir sizin birlikteliğiniz.
Kırlarda yüce huzuruna varsaydım, bundan ne büyük onur duyardım.
Sabahları mamutlarımızı boyamak için boya toplardık ve en azılı resimleri dişlerine kazırdın.
Sonra sıçan avı başlardı. Sopalarımız sıçanların üzerine yağmur gibi yağar ve damarlarındaki kanı akıtırdık.
Akşamları kamp ateşi etrafında oturur, heybetin ve zarafetin hakkında şarkılar söyleyip birlikte keyif yapardık.
Bana mamut peynirinden ikram ederdin. Tatsız bir aş olsa da iyileştirme yeteneği takdire şayandır.
Yıldızlı semaların altında uykuya dalmadan önce, yakaladığımız sıçanları kızartıp onlardan ziyafet çekerdik.
Sonra mamutun sıcacık tüylerine sarılarak usul usul uykuya dalardım ve soğuktan asla gam yemezdim.
Birlikte ne de iyi vakit geçirirdik seninle.