Çeviren: Enes Yetiş
Işık arttıkça, karanlıklar da gölgeye dönüşür. Böylece baktı Daedra Molog Bal Arkay’a ve bu Aedra’nın, insanların ve merlerin ölümleri üzerindeki hâkimiyetinden duyduğu gerçek mutluluğu gördü.
Tabiatı, fani ruhları hapsetmek ve onlara baskı yaparak hüküm sürmek üzerine kurulu olan Bal, hiçbir faninin ölümden kurtulamayacağı gerçeğini bilen Arkay’ın yoluna taş koymaya niyetliydi. Aedra kendi tabiatından asla kuşku duymuyordu ve Molag Bal böylece faniliği alt etmek için Nirn’e saldırdı.
Tamriel o zamanlar henüz körpeydi ve tehlikelerle doluydu. Bal insanların dünyasına adım attı ve aralarından bakire Lamae Beolfag’ı aldı. Sevgiden yoksun ve vahşi bir şekilde kızın masum bedenini kirletti. Amansız çığlıkları Feryat Rüzgârları adını aldı ve halen Skyrim’in koylarında bu rüzgârların sesi zaman zaman duyulur. Bal, kızın alnına bir kandamlası döktükten sonra, gazabını dünyaya ekmiş olmanın mutluluğuyla Nirn’den ayrıldı.
Kirletilmiş ve bitkin bir halde yatarken Lamae, göçebeler tarafından bulundu ve tedavi edildi. İki hafta sonra, aralarından bir kadın, öldüğüne kanaat getirerek onu kefene sardı. Adetleri gereği, ruhunun serbest kalması için kefene sarıp ateşe verdiler ancak o gece Lamae, yanan odunların arasından yükseldi ve bedeni alevler içindeyken orada bulunan cadılara saldırdı. Bütün kadınları boğazladı, çocukların gözlerini oyup yedi ve erkeklere, tıpkı Bal’ın ona yaptığı gibi vahşice tecavüz etti.
Ve böylece; Lamae, (kendisini Kanlı-Nedime olarak biliyoruz) korkunç yüzünü Tamriel halkına göstererek onları lanetledi ve sayısız şeytan doğurarak üzerlerine saldı. Bu şeytanlardan daha sonra gecelerin korkulu düşmanları olan vampirler peydah oldu. Böylece, Arkay’ın, et’Ada çağlarından beri süregelen ölümün ve yaşamın düzenli ritmiyle alay edercesine, Tamriel üzerinde ölümsüzlük boy göstermeye başladı. Bunun üzerine Arkay kedere boğuldu, ancak ne kadar üzülürse üzülsün, bu durumun geri dönüşü olmadığının farkındaydı.